St. Petersburg’da 7 Gün

St. Petersburg maceramı anlatmaya başlamadan önce keşke bu heriflerin uçağını düşürmeseydik diyeyim. Rusya vizesi almak çok hızlı hale gelmiş olsa da, istedikleri Voucher belgesini ayarlamak zulüm. (Aslında basit ama parasıyla :) ) Neyse bu konuyu burada daha fazla deşmeyeyim, eğer Rusya Vizesi için Voucher Belgesi nasıl alınır diye merak ediyorsanız o konuda yazmış olduğum diğer yazıyı okuyabilirsiniz. Biz gelelim St. Petersburg macerama.

Bir haftalık St. Petersburg gezisine Atatürk Havalimanından kalkan Rus Havayollarının dandirik uçağıyla başladık. Sabaha karşı 6 sularında St. Petersburg’a iniş yaptık ve pasaport kontrol noktasına geldik. Açıkcası esmer olduğum için sorguya çekileceğimi düşünmüştüm fakat en fazla 5 dk içerisinde bi’ kaç sorunun ardından kontrolden geçtim. Arkadaşım benim kadar şanslı değildi maalesef :) Kendisi 1.5 saat sorgudaydı, telefonunun şarjı bittiği için dönüş uçak biletini gösterememiş ve görevliye beni bulmalarını söylemiş :) Yaklaşık 40 dakika ayakta bekledikten sonra yanıma bi’ bayan yaklaştı ve Murat dedi, kısa bir muhabbetten sonra arkadaşımın dönüş uçak biletinin fotoğrafını çekip gitti. Ardından yaklaşık 50 dakika oturarak bekledikten sonra da arkadaşım geldi ve taksiye binip otelimize geçtik. Oteli yaklaşık 3 ay önceden Booking’den ayarladığım için 7 güne kişi başı 200-250 ₺ gibi bir fiyat ödedik.

 

Aşağıda gitmiş olduğum birkaç yeri anlatacağım ve bu yerleri St Petersburg’da Gidilmesi Gereken Yerler listenize eklemeyi unutmayın.

 

Uçuşumuz gece olduğundan ve havalimanında ki uzun bekleyişten dolayı ilk günümüzün yarısı uyumakla geçti. Öğlenden sonra uyandık ve etrafı biraz keşfe çıktık. Hava eksi 10’un altında olmasına rağmen yürümek çok zevkliydi.

St. Petersburg Muhteşem Camii

 

İkinci günümüz Cuma günüydü ve St. Petersburg halkının muhteşem camii (Great Mosque of St Petersburg) dediği camiiye gittik. Gerçekten dedikleri gibiydi ve mükemmel bi’ atmosfer vardı.


Rusya Etnografya Müzesi

 

Yanlış hatırlamıyorsam giriş yaklaşık 5-10 ₺ civarıydı ve müze kesinlikle görülmeye değer. Bu arada şöyle de bir bilgi vereyim; internette çoğu sitenin anlattığı gibi St. Petersburg’daki müzelerde fotoğraf çekmek için ayrı ücret istiyorlar söylentisi tamamen yalan.

Bu müzede karşılaştığım en garip eser buydu sanırım. 19. Yüzyılda çizilmiş bir İstanbul manzarası ve altındaki bilgi kutucuğunda Constantine yazıyordu.


Dostoyevski Müzesi

 

Müzede tanıştığımız kızların anlattığı kadarıyla bu müze yazarın eski evi değilmiş, abisi tarafında verilen eşyalarla doldurulup müze haline getirilmiş sıradan bir yermiş. Yinede Dostoyevski’nin çalışma ortamını ve orijinal basımlarını görmek çok güzeldi.


Kazan Katedrali

 

St. Petersburg’un sembollerinden biri olan bu katedrali görmenizi şiddetle tavsiye ederim.


Hermitage Müzesi

 

Buraya kız arkadaşımla beraber gittik ve öğrenci olduğumuz için girişe herhangi bi’ ücret ödemedik. Teşekkürler Alena :) Muazzör büyüklüğe sahip bu müzede Avrupa’nın çoğu ülkesinden kaçırılmış belkide yüzlerce esler bulunuyormuş.

 

Rusların meşhur Borş çorbasını da içtim bu arada, tadı cidden enfesti. İçmeden ölmeyin :D

Gezimiz boyunca metro kullandık, şehrin her yerine metroyla gidebiliyorsunuz ve 1 jeton yaklaşık 3 ₺.

Gece hayatını anlatmayı düşünmüyorum; ne bu yazı da ne de başka yazımda ama eğer giderseniz Baloon diye bi gaz var onu çekmeden dönmeyin. Yaklaşık 30-40 saniyelik bi’ kafası var efsane :D Son olarak “St. Petersburg’a gidilir mi?” diye soruyorsanız; kesinlikle gidilir!

 

Bu maceramda bana eşlik eden Harun’a sevgiler.

Exit mobile version